Temmuz 31, 2009

BAZI ZAMANLAR

Bazı zamanlar ne acıdır sevdiğin kişinin gece yarısı arayıp "Seni çok seviyorum" demesi. Hele ne onsuz ne onla yürümeyen bitmiş bir ilişkiyse. Hele ki o gece sizin için çok özel bir geceyse. Kendi duyduğunuz bir fısıltıyla "Ben de seni seviyorum" dersiniz sadece. Telefonu kapatır yastığınıza gömülürsünüz gözyaşları içinde. O uyuyabilir mi bilmezsiniz ama siz uyumak için yalvarsanız da Allah'ınıza, uyuyamazsınız.
Bazı zamanlar sevmek ve sevilmek ne acıdır bilemezsiniz... Ulaşamayacağınızı bile bile sevmek, sevdiğiniz ve böylesine geç sevildiğiniz için kendinizi kahretmek ne acıdır bilemezsiniz...

Temmuz 25, 2009

AŞKIN GÖZÜ KÖRDÜR :)

Sizinde mutlaka takıntılı olduğunuz ve sadece sevdiğinizle yapmak istedğiniz şeyler vardır mutlaka. Ben güzel bir akşamüstü serin, havadar bir yerde türk kahvesi içmeyi çok severim. Tasarımcılar aşık bardakları tasarlamışlar ve piyasaya sunmuşlar. Bana sorarsanız ilk iki fotoğrafta ki ilginç ve hoş. En azından ilk fotoğrafda bardakların üstünde tarih ikinci fotoğrafda ise evlenecek kişilerin baş harfleri yazıyor. Diğerleri ise yapışık kardeşler yada siyam ikizleri gibi dolaşan çiftler için ideal :)



LA-TAHZEN (ÜZÜLME)

La-Tahzen / Üzülme Çünkü hüzün, düşmanı sevindirir, dostunu üzer, haset edenin diline düşürür.
La-Tahzen / Üzülme Çünkü hüzün, kaybolanı geri getirmez, öleni diriltmez, kaderi değiştirmez, hiçbir fayda getirmez.
La-Tahzen / Üzülme Çünkü hüzün sinirleri yıpratır, kalbini yorar, gecelerini mahveder.
La-Tahzen / Üzülme Eğer günah işlediysen tövbe et, istiğfarda bulun, yanlış yaptıysan düzelt, O’nun rahmeti sonsuz, kapısı hep açıktır.
La-Tahzen / Üzülme Kaybettiğin şey için üzülme çünkü daha pek çok nimetlere sahipsin. Allah’n sana bahşettiği diğer nimetleri düşün ve şükret. Allah Teala, “Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız buna güç yetiremezsiniz” buyurmuyor mu?
La-Tahzen / Üzülme Ehli batılın sözlerinden dolayı üzülme, onların tenkitlerine sabrettiğin sürece mükafatlandırılacağını unutma.
La-Tahzen / Üzülme İnsanlara ihsanda bulunduğun sürece üzülme. Çünkü mutluluğun yolu insanlara ihsanda bulunmaktan geçer.
La-Tahzen / Üzülme Çünkü iyiliğin mükafatı on mislinden yedi yüz misline, kötülüğün karşılığı ise sadece mislince...
La Tahzen / Üzülme : Dünya, ne seçim, ne geçim dünyasıdır; dünya, bugün var yarın yok, imtihan dünyasıdır.
La Tahzen / Üzülme : Hakk'ın rızâsına uygun düşen belâ, kulun sevgisini artırır.
La Tahzen / Üzülme : Altın, ateş ile; iyi kul da belâ ve musibet ile tecrübe edilir. (Hz. Ali r.a.)
La Tahzen / Üzülme :İnsanlar, başlarına gelen belâ ve musibetleri ondan daha büyükleriyle kıyas etselerdi, şüphesiz belâların bazısını âfiyet kabul ederlerdi.

BEN GİDERKEN EN ÇOK SENİ GÖTÜRDÜM


Ben giderken en çok seni götürdüm
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları...


Yardan düşmüştüm yaralarım yârdan armağandı
Kutsal kitabımdı, ziyan edilmiş sevgililer atlası...
Ben sevmeyi beceremedim, belki de sevilmeyi...
Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı...

Temmuz 23, 2009

DANDELİON- UÇ UÇ UÇÇÇ:)


Bir inanışa göre bir üfleyişte bütün tüyleri uçurursanız dileğiniz kabul olurmuş. Hadi üfleyin bakalım :)

HAYAT TEVBESİ

Alnımda hiç görmediğim derin satırlar… Gözlerimin altındakilerden çok farklı… Artık ne çok benziyorum anneme! Hayrın içinde şer, şerrin içinde hayr… Hep aynı körlükle direndiğim, sabrettiğim ve katlandığım hayat, alnıma neleri yazdırdıysa sil Rabbim! Ben hiç yaşamadım, hiç bilemedim. Toyluğum hiç bitmedi. Her defasında ilkti, yenilgilerim, her defasında ilk kez öylesi yanıldım. Biliyorsun, ben hep o cahil kızdım. Dediklerim o kadar büyüktü ve gölgesi o kadar çok yer kapladı ki karanlıkta kaldım. Gördüklerimi de yürüdüğüm yerleri de aslında hiç bilemedim. Çok düştüm, çok yaralandım ve ağladım. Ama hiç düzelmedi adımlarım, gözlerim hiç aydınlanmadı. Elimde rüzgâra sataşan bir mum… Çok ışık tuttum da ben hep karanlıktaydım. Biliyorsun hep çocukça oynadım. Yaşadığımdan habersiz çok harca(n)dım. Şimdi pişmanlıktan bile emin olmaktan korkuyorum. Sanki bilirsem kaybolacak, sanki güvenirsem dağılacak, sanki seversem küçülecek… Allah’ım ben hiç yaşamadım. Bunca yıl içinde bulunduğum hayatın bir figüranıydım. İtildim bazen, bazen unutuldum. Hiç kaçamadım, gidemedim hiç. Şimdi yüzümde derin çizgiler, yorgunluğum ve yalnızlığım var. Kimsenin dokunamadığı… Sana benim diye sunabileceklerim bunlar. Şimdi, hayatın omuzlarıma yazdıklarını sil ne olur! Doğumla ölmüş gibi, mutlu bir hayatı o an kaybetmiş gibi, ardına bakıp da yürür gibi, kendi kendini kandırır gibi, ben hiç yaşamadım Allah’ım. Ne olur sil hepsini...
Tûbâ Erdem